30 Eylül 2013 Pazartesi

Mancini'nin Galatasaray'ı

Fatih Terim'in gidişinden sonra boşalan koltuğa kimin oturacağı merak konusuydu, ancak eylül-ekim ayı itibari ile teknik adam havuzunda takıma uygun çalıştırıcı bulmak elbette sıkıntılı bir süreç olduğu bilinir. Adaylar arasında tercih; Athletic ile UEFA finali yaşayan ve La Liga gibi zor bir ligde başarı yakalamış Bielsa ile 12 senelik teknik adamlık kariyerine 12 kupa sığdırmış, ortalama her sezon takımına bir kupa kazandırmış Roberto Mancini arasında tercih yapılacaktı, nitekim yönetim Mancini tarafında karar kıldı.


Futbolculuğunda Sampdoria efsanesi olan Mancini'nin İstanbul'a gelmeden İnter, Manchester City gibi takımları çalıştırması taraftar ve kulübümüz için büyük avantaj çünkü; 12 sene taze bir süreç ve çaylak teknik adamlar kalfalıktan ustalığa terfi etmek için sürekli kulüp değiştirirler. En büyük şansımız, Mancini'nin buraya 'Tecrübe' sıfatını almış olarak gelmesidir.


İtalyan Futbol Akademisi,Coverciano'da eğitim alan Mancini taktiksel zekası ve savunma bilgisinin neredeyse tamamını bu özel okulda almıştır. Günümüze baktığımızda Prandelli, Benitez, Ancelotti ve en büyük ürün Arrigo Sacchi (Van basten, gullit, rijkaard'ı Milan'a dahil eden teknik adam) gibi çalıştırıcılar eğitimlerini Coverciano'da tamamlamıştır. Okulun genel mantığı; Pozisyon alma, Zamanlama, Savunma yerleşimi ve 4-4-2'nin 4-4 dikdörtgeninin savunma ağırlıklı olmasıdır. Zaman geçtikçe Mancini bu mantıktan farklılık göstererek 4-4-2 de orta 4lünün kenar oyuncuları genellikle göbekten devşirme oyunculardan oluşturmuştu, bunu şöyle açarsak; David Silva'yı Sol kanatta Samir Nasri'yi Sağ kanat çizgisinde oynattı. Taktiksel zekası, kanat oyuncularının içeri penetre eden, adam eksiltebilen ve düz kanat oyuncularına pek şans vermediği yönünde olduğunu görebiliyoruz. Fatih Terim'in istediği Bruma'nın bu formasyonda forma giymesi belki sıkıntı yaratabilir ancak Amrabat yüksek ihtimal sezon sonu veya ara transfer döneminde ayrılacaktır. Şöylede düşünülebilir; Bruma ve Amrabat gibi çizgi futbolcularını merkez oyuncu profiline devşirme yöntemini kullanarak oyunculara şans verebilir, nitekim City'de kanat oyuncusu olan James Milner'ı zamanla Gareth Barry'nin yanına sokularak daha çok merkezi çoklayıp 4-4ün dikdörtgenini böyle oluşturduğunu gördük.Tabi ki bir çok formül mevcut ama öngörülen taktik böyle olması bekleniyor.


Roberto Mancini, Galatasaray'ın efektif iki liberosunu bozmadan oyun kurgusunu şekillendirmesini beklemek doğru olur. Ayağında top tutabilen,saha görüşü muazzam ve 'Gezici' olarak nitelendirdiğimiz Selçuk İnan'dan vazgeçmeyecektir. Yanında kuvvetli,tekniği yüksek ve mücadeleci ön libero Felipe Melo kurgunun temel ögeleri. Oyun içinde 4-4-2 ile başlayıp gidişata göre, orta sahanın ofansif oyuncusunu orta dörtlünün önüne atmayı seven teknik adam için Wesley Sneijder bulunmaz hint kumaşı. Çift forvette şimdiye kadar sıkıntı çekmeyen Mancini geriyi daha sağlam tutmayı da deneyebilir bunun için Burak Yılmaz'a kulübe yolu gözükmesi olası. Bu durum Wesley Sneijder'in formunu biraz daha arttırabilir. 4-4-1-1 in forvet arkası, daha az koşan, az efor sarf eden ve performansını 90 dakikaya yayabilen bir oyuncu olması Sneijder'in, Diego Milito ile geçirdiği başarılı sezonu Drogba ile geçirmesi bizim için sürpriz olmaz.


Roberto Mancini Galatasaray'ımıza Hayırlı Olsun.
Nice Şampiyonluklara..

24 Eylül 2013 Salı

FATİH TERİM!

Fatih Terim A milli takımın başına geçtiğinden beri ortada büyük bir kaos oluştu,yönetimin güveni sarsıldı ama az da olsa hocaya güvenilmesi gerek işini adabıyla yapan ender kişilerden, bizim burda bunu tartışmak haddimiz bile değil, yaşanan kaos gerek taraftarın gerek oyuncuların fazlasıyla canını sıkmış durumda, hoca ne yapacağını çok iyi bilir,bu konu gereğinden fazla uzadı ve böyle devam ettiği sürece zarar gören takım olacaktır.

17 Eylül 2013 Salı

GALATASARAY - Real Madrid

Öncelikle, 17 Eylül akşamı gerek Pegasus tribününde gerek Güney arkasında 90 dakika susmayan taraftara helal olsun demek gerekir, yüreği büyük insanlar. Tek yürek olmak önce tribünden başlar sonra sahanın içinde tamamlanır, dakika 70 iken doğu ve batı tribün bomboş kaldı, bu insanların Galatasaraylılığı bu kadar, skor taraftarı olan insanların kombinelerini, bilet haklarını arma sevdası olan insanlara bırakması en mantıklısı, kalkıp giden insanların yatacak yeri yok, onlara sözüm bu kadar. 


Saha içine baktığımızda saatli bomba Dany idi. Geçen sene oynanan Real Madrid maçındaki gibi sahanın yıldızıydı. Böyle bir rakibe karşı doğru atletti, güzel savundu ama Selçuk İnan'ın savunma önünden top alamaması şişirme toplarla hücum yapmamıza sebep oldu ve kafalarda Fatih Terim'e sorulması gereken çok soru birikti. Bunlara kendimce cevaplar arayarak bitirdim haftayı.


1-Sabri Sarıoğlu'nun Eboue'den ne eksiği var? Bu sorunun cevabı üzülerek cümlede gizli.


2-Selçuk İnan neden çizgide oynadı? Kariyeri boyunca box to box oynamış oyuncu neden çizgiye yakın oynar, Üstelik hantal ve adam eksiltme becerileri fiziksel mücadeleye bağlı değil zihinsel. Karşı oyuncu Madrid gibi tehlikeli bir takım olduğu zaman Selçuk'un kanatta oynaması bir anlam ifade etmiyor. (bkz:Misimovic'in sol açıkta denenmesi alınan verim = sıfır.)

3-Burak Yılmaz. Konsantre 0, sahada ruh gibiydi. Pepe ve Ramos'un arasında ezildi. Drogba da çıkınca tamamen kayboldu. Lazio'ya gidememesi daha doğrusu müsade çıkmaması bunun temel sebebiyse doğrudan kulübeye alınmalı. Bir profesyonel futbolcu eğer topa küsüyorsa onun futbolculuğundan şüphe ederim.

4-Chedjou. Lille gibi bir takımda 6 sene geçirmiş ayağı düzgün deneyimli bir stoper. Neden Selçuk'un top çıkarma görevini, şişirerek değil de saha görüş yeteneğini kullanarak, ayağa paslayarak veya yerinde uzun top atarak yapmadı ?

5-Neden Engin Baytar? Cüneyt Çakır polemiğinden sonra kaybedilen oyunu dikine kurma yeteneği, topu sürekli ezmesi ve sahadaki dar görüşü uzun süre eksik oynamamıza neden oldu

6-Wesley Sneijder. Oynayan forvetlerin verimsizliği, forvet arkası oyuncusunun performansını inanılmaz derecede etkiler. geldiğinden bu yana fiziksel açıdan geliştiği bariz ortada, bir şeyler yapmaya çalıştı ama anlam ifade etmedi. 

7-Felipe Melo. Yanlış görmediysem Benzema'nın golünde asisti yapan oyuncumuzdu. Hava toplarını indirmenin kuralını futbol okullarında öğretirler; takım arkadaşının ayağına veya yenilen atakta havaya vurularak takım arkadaşlarının pozisyon almasını beklemelidir. O pozisyonda, görmeden Riera'ya oynamaya çalıştı en büyük hatayı yaptı. Geçen sene Schalke maçında kovalamadığı adam bize gol atmıştı ve suç Melo'ya aitti. Hatası ezber oynamak, Brezilyalı oyuncularda bu sorun var kimi becerir kimi beceremez.

Bu maddelerden sonra aklıma kalan son düşünceleri de sizinle paylaşıp yazıyı bitirmek istiyorum. Rakip beklerin hücumcu olmadığı Fatih Terim tarafından oyuncularımıza anlatıldı ve en büyük yanlış burda yapıldı. Sağ ve Sol bekler 2.yarı ileri geri işlediler ve dengemizi bozdular. Benzema gibi yeteneksiz forvetten gol yedik, bunlar üstünde durulması gereken hatalar. Riera bu sene top oynamadı ama çıkıp aslanlar gibi oynadı. Tecrübesiyle sol açıktan bek yaptıysak, buna neden olanlar şapkayı önlerine koyup düşünmeli. Son olarak Bruma'nın ceza sahasına kıvrılıp Lopez'in üstüne vurduğu pozisyondan sonra gösteriği tepki bu çocuğun ileride iyi işler yapacağının kanıtı. Üzerine düşülmesi gerek çok büyük yetenek. Gerekirse  kontenjanı açabilmek için Eboue kesilmeli Sabri ile başlanmalı. 17 Eylül gecesinin sonucu ortada. Ancak henüz yolun başı. Oturtmayan taşlar var. Ne olursa olsun, bu çerçeveden bakıldığında düzeleceğini düşünmek, takıma güvenmek biz Galatasaraylıların vaz geçmeyeceği bir motto.

Tüm bu sonuca rağmen, Galatasaray'ı bu turnuvada Türkiye'nin tek temsilcisi olarak izlemek, Dünya'da 165 kanalda 90 dakika yayında kalmak, herşeyi bir kenara koyduğumuzda oldukça prestijli bir event. Unutulmamalıdır ki; Galatasaray bu yolda başı dik yürüyen tek takımdır. Tek krallık Galatasaraylılıktır.