Yıllardır Portekiz Milli Takımı'nı, Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupasında; girdiği grupları domine eden, bir Almanya, İspanya ve Avrupa futbol ekolünü yaratan ülkelerin başında görmesekte, oyuncularının mücadeleci yapısı, bitmek bilmeyen enerjileri, taktik açıdan teknik direktörleri ile ilişkileri ve oyuncuların birbirine sadık kalması günümüz futbolunda, onları gözde takımlardan biri haline getiriyor. Hepimizin bildiği gibi bir Madeira çocuğu olan Ronaldo'dan önce, takımın savaşçı orta sahalarına değinmek istiyorum.. Bu isimler Moutinho, Veloso ve Meireles.
Joao Moutinho'dan başlamak gerekirse muazzam bir oyun anlayışı olan, oyunun her iki yönünü oynayabilen, göbekte oynayıp weak foot diye tabir ettiğimiz ters ayaklarını iyi kullanabilen günümüz futbolunda her takıma dinamizm getirebilecek nitelikte bir oyuncu, 2010 yılında Sporting'den Porto'ya Transfer olduğunda Porto bu transferi gerçekleştirerek ne kadar iyi bir transfer politikası izlediğini hepimize göstermişti.
Miguel Veloso'ya gelirsek, senelerdir beğenerek izlediğim hem sol bek, hem göbekte oynayabilen sol ayaklı mücadeleci bir futbolcu, Moutinho ile uyumunu EU12'de zaten görüyoruz, kariyerini şu sıralar Genoa takımında sürdüren Veloso ; Şampiyona bitiminde İspanya'ya gitme olasılığı dış basınlar tarafından yüksek ihtimal görülüyor.
Raul Meireles'i bilmeyen yoktur herhalde. Gittiği her takımda başarıya ulaşan ve taraftarların gözde futbolcuları arasında olan Meireles, son 3-4 sene içinde Liverpool-Chelsea oyuncu alış-veriş piyasasında adı geçen futbolculardan biriydi. 2011-2012 Sezonunun başında 12M. Pound'a Chelsea'ye transferi gerçekleşen Meireles, Lampard, Essien, Mikel Gibi, Box oyuncuları ile birlikte forma giymiştir. Portekiz Milli Takımı, Armando Petit, Deco gibi orta sahanın kaliteli futbolcularını emekliye ayırdıktan sonra bu oyuncular ile çalıştığı için gerçekten çok şanslı.
Takımın tek sorunu şimdilik forvet pozisyonu gibi gözüksede henüz 20 yaşında olan Benfica'lı genç yıldız Ricardo Oliveira, 10 sene sıkıntıyı ortadan kaldırabilecek gibi gözüküyor, Helder Postiga'nın formsuzluğu, Hugo Almeida'nın gerek Beşiktaş'ta gerek Milli Takımdan inişli çıkışlı performansları, teknik adam Bento'nun hoşuna gitmesede Postiga'ya eli mahkum durumda. Elbet O da, oyunu iyi oynayabilen ve harika bir kale önü oyuncusu olan eski toprak Pauleta'yı arıyordur ama genç yıldız Ricardo, Bento'nun sıkıntısını çözebilir.
Son olarak takımın demirbaşları Ronaldo,Nani ve Bruno Alves.
Sir Alex'in vazgeçilmezi olan ve Premier Lig gibi bir ligde top koşturan Nani, Milli Takım için çok şey ifade ediyor. EU 12'de sürükleyiciliği, Postiga'ya attırdığı gol, Ronaldo ile uyumu göze çarpıyor. Bruno Alves ise Porto'nun ekmeğini yiyen ve 2010'da Zenit'in yolunu tutan yetenekli bir stoper. Cristiano Ronaldo'dan bahsetmeye gerek yok sanırım ona bir gün ayrı bir parantez açacağım. Çünkü O' en iyisi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder